GAYRET-İ İSLÂMA NE OLDU?

Sultan üçüncü Selîm Han’ın 1787- Rus savaşında ordu-yı hümâyûna gönderdiği ferman şöyledir:

“Sizin tereddüt göstermeden ve düşmana mukavemet etmeden terk ettiğiniz toprakları, ecdadımız göğsünü düşmanın top ve tüfeğine siper ederek, düşman karşısında demir yumruk gibi durarak, arslan gibi kükreyerek zaptetmişti.

Size ne oldu?
Siz onların evlâdları değil misiniz?

Bu hâl ne hâldir ki, yüz geri edip memleketi düşmana terk edersiniz. Moskof askeri kraliçeleri olan bir avretin gayreti için, açlığa, susuzluğa soğuğa, sıcağa, yaraya, bereye, kan ve ölüme katlanıp beş yüz senedir cihânı titreten devletimize galebe eder. Fethedüp, ele geçirdiği Türk ve müslüman memleketlerinde akla gelmez facialar yapar. Düşman istilâ ettiği yerlerde, eteğinin ucunu göstermemiş ve niceleri Peygamber evlâdından olan müslüman kız ve gelinlerini esir edip kocalarının, baba ve kardeşlerinin önünde ırzlarına saldırdılar.

Yazık, çok yazık!

Sizde hiç millet, vatan sevgisi, ırz, namus kaygısı yok mu?

Gayret-i İslâm’a ne oldu?

Ben şehzâde iken, bunları işitip kan ağlardım. Şimdi kalbim parçalanıyor. Dünyâ çabuk geçer ne kadar yaşasak sonunda ölümün pençesinden kurtuluş mümkün değildir. Şimdi düşman elinde esir düşmüş olan kadınlar ve kızlar, ana ve babalarından ayrılmış çocuklar, mahşer gününde yakamıza yapışacaklardır. Ben, kudretim dâhilinde sizlerden hiç bir şey esirgemedim.

Bakalım bundan sonra gâzi dilâver kullarım, hepinizden istirhamım gayret kemerini belinize birkaç yerden bağlayıp korkaklık ve alçaklık edenleri kabul etmeyip, İslâm gayretinin tamamlanmasına ve Allahü teâlânın fazlı ile düşmandan intikam almaya ihtimam edesiniz. Benim duâm sizinle beraberdir. Büyüğünüz ve küçüğünüz berhudar olasınız. Allahü teâlâ sizlere yardım ve sizleri muzaffer eylesin.”