MUSÎBET VE SABIR

Hz. Enes'ten rivâyet edilir ki, bir kimse Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) huzuruna çocuğuyla gelirmiş. Bir gün çocuğu vefât etmiş. Bu sebeple o kimse de huzura gelememiş. Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) o kimseyi göremeyince nerede olduğunu sormuş. Orada bulunanlar:

- Yâ Rasûlallâh, gördüğünüz çocuk vefât etti. Buyurmuşlar ki:

- Niçin bana haber vermediniz? Kalkınız, kardeşimizi ta'ziye edelim.

Kalkıp o sahâbînin yanına gitmişler ve onu kederli bir hâlde görmüşler. Sahâbî;

- Yâ Resûlallâh, ben onu yaşlılığım için ümit ederdim. Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.);

- "Seni sevindirmez mi ki, kıyâmet gününde o çocuğa "cennete gir" denildiği zaman, "Hani, annem babam?" der. O çocuğa üç defa "cennete gir" dendikçe, o da durmadan anne ve babasına şefâat eder. Nihâyet Allâhü Teâlâ, onun şefaatini kabul buyurarak hepinizi o çocuk sebebiyle cennete koyar. Bu sevindirici değil midir?"

Bu haberde, musîbete uğrayanları ta'ziye ve teselli etmenin sünnet olduğu işâret edilmektedir. (İ.1)

Fazilet Takvimi