Abdu’l-Halık Gucdüvani (k.s.)
Hâce Yusufül-Hemedânî Hazretlerinin en büyük halifesi olan, Abdü'1-Hâ-liki'l-Gucdüvânî, Hâcegân-ı Nâkşiyye defterinin en başında gelenlerindendir; İlim, fazilet, makâamât ve kerâmet sahibi idiler. Kaynaklarımızda velâdet ta-rihlerine dâir bir kayda rastlamlamamışsa da, irtihaileri Hicret-i Celîle-i Ne-' beviyye'nin 575 veya 585 senesinde, Buhara'ya 6 fersah mesafedeki Gucdüvan nam beldede vâki olmuştur.
Babasının ismi Abdülcemil'dir, Bir kaç vâsıta ile tmam Mâlik hazretlerine ulaşır. Babası Abdûlcemirin (K.S.) Hz. Hızır (AS.) la aralarında kardeşlik ve muhabbet olduğu için valide-i muhteremeleri bu eşsiz inciye hâmile olduğu va-kitde babası Abdüleemil Hazretlerine Hızır (A.S.): «Senin bir sâlih evlâdın dünyâya gelecektir. İsmini Abdülhâlik koyarsın» buyurdu. Abdülhâlik (K.S.) Hazretlerinin anne ve babası aslen Malatya'n olup kendisi ana rahminde iken babaları bütün akrabasiyîe beraber önce Maveraünnehre gittiler. Az bir müddet kalıp Buhâra'ya geçdiler.
Abdülhâlik Gucdüvânî beş yaşında iken, Buhâranm büyük âlimlerinden olan Şeyh Üstad Sadreddîn hazretlerinden Kur'ân öğreniyorlardı. Okuma esnasında (Rabbinize tazarru ederek ve gizli duâ ediniz) âyet-i kerîmesine gel-dikde hocasına, «Bu (gizli)nin hakikati ve kalb ile yapılan zikrin aslı nedir? Eğer zikir ve duâ cehrî (yani âşikâr) ve dil ile olursa riyadan korkulur/Araya riya girerse hakkı ile zikredilmemiş olur. Eğer kalb ile zikredersem (Şeytan insanın damarlarında kan gibi dolaşır) hadis-i şerifi gereğince şeytan bu zikri duyar. Bu müşkülimi hâlledin» der. Hazreti Üstad, «Oğlum, bu ilmi-ledünnî-dir. Allahü Teâlâ dilerse seni ehlüllahdan bir zata ulaşdırır. Kalb ile zikri sana tâlim eyler. O vakit bu müşkülün hallolur» buyuruyor.
Bu işaret üzerine bu çocuk bütün müşküllerin, zorlukların açıcısı olan Allahü teâlâdan, müşkülünün çözülmesine muntazır iken, bir gün Hazret-i Hızır (aleyhisselâm) yanına gelip cehrî ve hafî (Açık ve gizli) zikr yollarını öğrettiler. Kalb ile zikre izin verip vukuf-ı âdediye onu vâkıf kıldılar. Silsile-i Zeheb-de en önce âdedi vukuf ile zikr-i hafi yapan Hâce Abdülhâlik Gucdüvâni hazretleri olmuşdur. Hazret-i Hızır (aleyhisselâm) kendisini evlâdlığa kabul et-mişdir.
Babasının ismi Abdülcemil'dir, Bir kaç vâsıta ile tmam Mâlik hazretlerine ulaşır. Babası Abdûlcemirin (K.S.) Hz. Hızır (AS.) la aralarında kardeşlik ve muhabbet olduğu için valide-i muhteremeleri bu eşsiz inciye hâmile olduğu va-kitde babası Abdüleemil Hazretlerine Hızır (A.S.): «Senin bir sâlih evlâdın dünyâya gelecektir. İsmini Abdülhâlik koyarsın» buyurdu. Abdülhâlik (K.S.) Hazretlerinin anne ve babası aslen Malatya'n olup kendisi ana rahminde iken babaları bütün akrabasiyîe beraber önce Maveraünnehre gittiler. Az bir müddet kalıp Buhâra'ya geçdiler.
Abdülhâlik Gucdüvânî beş yaşında iken, Buhâranm büyük âlimlerinden olan Şeyh Üstad Sadreddîn hazretlerinden Kur'ân öğreniyorlardı. Okuma esnasında (Rabbinize tazarru ederek ve gizli duâ ediniz) âyet-i kerîmesine gel-dikde hocasına, «Bu (gizli)nin hakikati ve kalb ile yapılan zikrin aslı nedir? Eğer zikir ve duâ cehrî (yani âşikâr) ve dil ile olursa riyadan korkulur/Araya riya girerse hakkı ile zikredilmemiş olur. Eğer kalb ile zikredersem (Şeytan insanın damarlarında kan gibi dolaşır) hadis-i şerifi gereğince şeytan bu zikri duyar. Bu müşkülimi hâlledin» der. Hazreti Üstad, «Oğlum, bu ilmi-ledünnî-dir. Allahü Teâlâ dilerse seni ehlüllahdan bir zata ulaşdırır. Kalb ile zikri sana tâlim eyler. O vakit bu müşkülün hallolur» buyuruyor.
Bu işaret üzerine bu çocuk bütün müşküllerin, zorlukların açıcısı olan Allahü teâlâdan, müşkülünün çözülmesine muntazır iken, bir gün Hazret-i Hızır (aleyhisselâm) yanına gelip cehrî ve hafî (Açık ve gizli) zikr yollarını öğrettiler. Kalb ile zikre izin verip vukuf-ı âdediye onu vâkıf kıldılar. Silsile-i Zeheb-de en önce âdedi vukuf ile zikr-i hafi yapan Hâce Abdülhâlik Gucdüvâni hazretleri olmuşdur. Hazret-i Hızır (aleyhisselâm) kendisini evlâdlığa kabul et-mişdir.
Konular
- Allah bu dini facir bir adamla da güçlendirir
- Hz. Ebu Bekr'in (r.a.) İslam ordusuna nasihatleri
- Trafik kazalarından korunmanın manevi tedbirleri
- Evlerin de iffeti vardır
- Hayatı boş yaşayanlara 40 nasihat
- Diyanet'e Göre İMÂM-I RABBÂNÎ
- İmam Rabbani Ne zaman vefat etti
- GAYRET-İ İSLÂMA NE OLDU?
- Ali Haydar Efendi de zahiri alimdi. Mürşid ya da Müceddid değildi.
- YA SEN OLMASAYDIN..
- Cennete giden günahkar komşu
- Hz. Ebu bekir'in İhtiyaç sahibi olana yardımı
- Sana Bir Kaz Yollasam Yolar Mısın ?
- KURMANCAN DATKA FİLM OLUYOR
- Hasta ziyaretine giden sağırın hikayesi
- Hamile kadın Allah yolunda cihad eden gibidir
- Hastalıklar kimine rahmet kimine zahmettir
- Çöpten çıkan Dostoyevski umudu oldu
- Yaşlı Şeyh Ve İcezat isteyen Genç Talebe
- Osmanlıda aile kültürü
- Vezir bulmak için kapı yaptıran padişah
- EV TEMİZLİĞİNDE LİMONU BAŞ SIRAYA YAZIN!
- Geçmişe sünger çekmek
- KOYUNLARIN KÖPEKLERDEN FAZLA OLMASININ NEDENİ..!
- uyku düzeni
- REFERANSIM ALLAH'TIR
- Kuran okumak sağ beyni geliştiriyor
- Bilinçaltı ve zihnin bu kadar önemli olduğunu bilmezdim
- Neden ehli sünnetle uğraşıyorlar
- Boşanmaktan Vazgeçiren Söz